Bu Blogda Ara

25 Ocak 2007 Perşembe

Küba'da bir Çerkez: Che

Çerkezler, Ruslar'ın soykırımına uğradıklarını iddia ederek, bunu uluslararası arenaya taşıdı. Che Guevara'nın Çerkez kökenli olduğu iddiası ise Kafkas Kartalları'nın tarihindeki ilginç bir ayrıntı.

Çerkezler, savaşlarda ve sürgünde Ruslar'ın kültürlerine soykırım uyguladığını iddia ederek, bunu Avrupa Parlamentosu'na taşıdı. Bu amaçla önce 1 Temmuz 2006'da Rusya Federasyonu'nda Duma'ya başvuruldu. Ardından 11 Ekim 2006'da Avrupa Parlamentosu'na yapılan müracaatta, Rusya'nın gerçekleştirdiği soykırımın tanınması istendi. Türkiye, Rusya, Ürdün, Suriye, Almanya, Belçika, İsrail, Amerika ve Kanada'daki 20 Çerkez derneği, Kafkas Savaşı sırasında Rusya'nın sadece ele geçirdiği topraklarla yetinmeyip, buradaki yerli halkı da yok etme amacı güttüğünü iddia etti.

Karadeniz'e Gönderildiler
Başvuruda tarihi ve kültürel geçmişlerini anlatan Çerkezler, 18. Yüzyıl'ın ikinci yarısında Rus İmparatorluğu'nun yayılmacı politikasının, Çerkez halkı için etkileri halen devam eden ulusal bir trajedi olduğunu belirtti. Ruslar'ın topraklarını gasbettiğini, bütün köyleri yaktığını, kadın, çocuk, yaşlı demeden toplu katliamlar gerçekleştirdiğini öne süren Çerkezler, zorunlu göç için Karadeniz kıyılarına gönderilen binlerce kişinin, açlık ve hastalıklardan öldüğünü ifade etti. Bugün Rusya Federasyonu'nun 4 bölgesinde 700 bin kadar Çerkez bulunduğunu vurgulayan Çerkezler, 3 milyondan fazla Çerkez'in de anayurtlarının dışındaki 50 ayrı ülkede yaşadıklarını, yapay olarak meydana getirilen bu ayrılığın ise kültürlerini ve dillerini yitirmelerine neden olduğunu öne sürüyor. Çerkezler, Aralık 1948'de Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen soykırım suçu ve cezalandırılması ile ilgili tavsiye kararına ve gerçeklere dayanarak, 18. Yüzyıl'ın sonundan 20. Yüzyıl'a kadar Çerkez halkına uygulanan soykırımın kabul edilmesini istiyor.

Abhaz- Bask Akrabalığı
Bu arada, Avrupa'da birçok kültürün Çerkez soyundan geldiğine inanılır. Büyük bölümü İspanya sınırları içinde kalan, bir kısmı İtalya, bir kısmı da Fransa toprakları üzerinde bulunan Baskonya'da yaşayan Basklar'ın, Çerkezler'in Abhaz boyu içinde yer alan Bashağlar'ın soyundan geldiği düşünülür. Buna en büyük kanıt olarak da Bask dilinin Abhazca'yla büyük benzerliği gösterilir. 2 dilde birçok ortak kelime vardır. Abhazca'daki "oğlu" anlamına gelen "ba", Baskça'da "bebek" anlamına gelir. Brittanica Ansiklopedisi, Bask dilinin Kafkas diliyle ilgili ve aynı aileden olduğunu yazar. Basklar'ın çoğunluğu antropolojik tip olarak Abhazlar'a benzer. Sarışın ve açık renk gözlüdür. Basklar da Kafkaslar gibi ormandaki büyük meşe ağacın altında toplanıp sorunlarını tartışırlardı. Yunan bilimadamı Sokrat dta Kafkas halkları ile Basklar'ın aynı soydan olduklarını yazmıştır.

Çerkez Che!
Yazar Aydın Osman Erkan da Basklar'ın ırk ve dil olarak Abhazlar'la akraba olduğunu öne sürer. General İsmail Bekok da Tarihte Kafkasya adlı kitabında Basklar'ın Abhaz halkı ile aynı soydan geldiklerini anlatarak, bunlara Kafkasya'da hala "Baskheg" diye hitap edildiğini belirtir. Basklar'ın yaşadığı Pirene Dağları ve sorunları da Kafkasya'ya benzer. Bölgedeki 600 binden fazla Basklı'nın yanı sıra Uruguay ve Arjantin gibi Latin Amerika ülkelerinde yaşayan Basklar da var. Bazı Çerkezler, annesi Basklı olan Güney Amerika'nın efsanevi lideri Che Guevara'yı da bu nedenle Çerkez kabul eder ve onun gerilla savaşındaki becerilerini de Çerkez olmasına bağlar. Bazı tarihçiler, üzerindeki uygarlıkla birlikte battığına inanılan Atlantis ile Kafkasya ve Basklar arasında da bağ kurar. Birçok araştırmacıya göre, Atlantis Atlas Okyanusu'nda değil Akdeniz'de veya Ege'de, bazı araştırmacılara göre ise Kafkasya'daydı. Avrupa'nın en yüksek dağları Pireneler, Alpler ve Kafkas Dağları'dır. Bu teze göre, Atlantis battığında kurtulanlar da bu dağlarda yaşayanlardır. Çerkezler arasında, en küçük bir köydeki en cahil bir ihtiyar kadına kadar kızdıkları zaman söylenen bir söz vardır. "Tha ham hitug ou vieh." Yani "Allah seni o batan adaya sürsün". Kafkasya sahillerinde hiç ada yoktur ve bu söz çok eski bir deyiştir. Hatta dağ köylerinde denizden yüzlerce kilometre uzakta, deniz görmemişler arasında da kullanılmaktadır.

Onur konuğu
Çerkezler'in yaşadığı Osmaniye, Mehmetbeyli, Maraş, Pınarbaşı, Kayseri, Sivas, Şarkışla, Tokat, Turhal, Erbaa ve Samsun hattından Karadeniz'e ulaşan Prens Ali ve arkadaşları, 25 Eylül'de Samsun'dan feribotla Kafkasya'ya geçip Soçi Limanı'na indi. Yürüyüşün amacının Çerkezler'in kültürünü tanıtmak ve tüm insanlar arasında kardeşlik bağını güçlendirmek olduğunu açıklayan Prens Ali, Türkiye'de ve Kafkasya'da büyük ilgi gördü. Prens Ali'nin atlı yürüyüşü, belgesel film haline de getirildi. Daha önce birkaç kez Kafkasya'ya giden Prens Ali, yürüyüşten 3 yıl önce de Maykop'ta toplanan Dünya Çerkez Birliği Genel Kurulu'na "Onur Konuğu" olarak katılmıştı. Zaman zaman Türkiye'ye de gelen 31 yaşındaki Prens Ali, Çerkez derneklerinin davetlerine ve gecelerine de katılıyor.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Rusların soy kırımı yaptığı iddiası değil gerçeğidir.
yakın tarihe bakalım, çeçenistan da olup bitenler, birazdaha geriye tarihe bakalım wubih duydunuzmu,
ayrıca kafkasya için dillerin ana sı derler, ingilizler acaba neden diana adını zellikle kullanırlar?
Gerçek soykırım kafkasyada devam etmektedir.
Saygılar.