Bu Blogda Ara

15 Eylül 2007 Cumartesi

Turkiye'deki Unlu Cerkesler - Devami 2..

Sinan Taymin Albayrak - Oyuncu

(Cerkes oldugunu neredeyse basinla her muhabbetinde dile getiren ekranlardan tanidigimiz unlumuz)

10 Eylül 2007 Pazartesi

Kafkaslilar Amerikada Toplaniyor..

Amerikadaki Kafkasyalilar 450 yil ve sochi olimpiyatlarina karsi bir
gosteri yapacaklar. Bu gosteri Washington daki Rus Embasinin onunde 4
Ekimde Saat 11 ila 13 arasinda olacak.

Ayni gosteri Newyorktaki United Nation un onunde de 5 Ekimde saat 11
ila 13 arasinda olacaktir. Atilacak sloganlar arasinda ana kelimeler
Rusya,Kafkasya, Soykirim olacak. Bu konuda oneriler beklenmektedir.
Bu konuda herkez davetlimizdir, ve herkezin katilmasini arzuluyoruz.
Bu mesaji duyarabilceginiz herkeze duyuracaginizi umuyoruz, Lutfen
herkeze duyurun...

3 Eylül 2007 Pazartesi

Bunlari Biliyormusunuz?

Bu günkü Türk Basınının temeli ve yeni cumhuriyetin
sesi olan Anadolu Ajansının Şimali Kafkasya
hükümeti tarafından Şark Cephesi kumandanı
Kazım Karabekir Paşaya gönderilen 45 000
Liranın 8 000 lirası ile kurulduğunu

Adigelerin kuzey Kafkasya için Uedışe (altın bahçe) ismini kullandıklarını, Uedışe olarak anılan bölgenin batıda Karadeniz,doğuda Hazar denizi,güneyde Terek nehri,kuzeyde ise don nehri ile çevrili bulunan bölge olduğunu ve bir zamanlar tüm bu toprakların adige vatanı olduğunu biliyormusunuz ?

Ünlü Adige Ozanı Paş|e Beçmırze'nin 60 yaşındann sonra okuma yazma öğrendiğini ve kendi oluşturduğu arap harfli adige alfabesi ile eserlerini yazdığını biliyormusunuz ?

Erzurum Kongresi'ne katılan delegelerden
Hüseyin Rauf Orbay(Abaza)
Bekir Sami Kunduk (Asetin)
Ibrahim Süreyya Yigit (Abaza)
Muzaffer Kılıç(Abaza)
Rize Delegesi Avukat Hakkı Bey (Abaza)
Suşehri Delegesi Ismail Hakkı Bey(çeçen)
Bekir Kubat(Asetin)
Osman Nuri Tufan(Dağıstanlı)
olduğunu...

Sivas Kongresi'ne katılan delegelerden
Hüseyin Rauf Orbay(Abaza)
Bekir Sami Kunduk (Asetin)
Hakkı behiç bey (Adige)
İbrahim süreyya bey(Abaza)
Emir Marşan paşa (Abaza)
Ömer Mümtaz Tanbiy(Kaberdey)
Hikmet Boran bey(Abaza)
Muzaffer Kılıç bey(Abaza)
Osman Nuri Tufan bey(Dağıstan)
Rize delegesi Osman bey(Abaza)
Manyaslı Yusuf bey(Adige)
Uzunyaylalı Kamil polat bey(Kaberdey)
olduğunu...

1567 yılında Hazar denizi kenarında başlayan ve 1864 yılında Kuban vadisinde ve Karadeniz kıyısında son bulan Kafkas-Rus mücadelesinin 297 sene devam ettiğini biliyormusunuz ?

Sivas Kongresine katılan
delegelerin misafir edilip ağırlanması
ve emniyetlerinin sağlanmasında
Daha sonrasında ise 3.kolordunun
iaşesinin temininde
Sivas ve Uzunyayla yöresi beylerinin
çok önemli yardımları olduğunu...
Maraş işgali ile mücadeleye giden
Kılıç Ali bey'in Pınarbaşına uğradığını
kendisine At ve Gönüllü asker
verildiğini...

Ju Hacı Ömer Efendi
Müftü Benejij hacı Mehmet Efendi
Aşkhot Hacı Mejid Efendi
Getejko Hüseyin Efendi
Encümen üyesi Lak Osman efendi
Karaçay Yusuf Canakayıt efendi
Belediye reisi Lo Mahmut efendi
Nefiko Osman Efendi
Gibi Çerkes beylerinin bizzat giderek
Sivas kongresinde izleyici olarak
bulunduklarını...biliyormusunuz?

1500 lü yıllardan itibaren Adigelerde salgın hastalık bulunan evin damına siyah bayrak dikilmek sureti ile hastalığın yayılmaması için çevrenin ikaz edildiğini biliyormusunuz ?

Eski Adige geleneğinde büyüğü sağ olan kişinin ismi ile çağrılmadığını biliyormusunuz ?

Arkeolojik kazılarda anlaşıldığına göre kafkasyada bakırın işlenmesinin sümerlerden öncesine dayandığını biliyormusunuz ?

Türk Milletinin ata sporu sayılan Güreş'te
Türkiye Cumhuriyetinin çıkarttığı Dünya ve
Olimpiyat Şampiyonlarının
Yaşar DOĞU
Hamit KAPLAN
Adil CANDEMİR
Mahmut ATALAY
hepsininin Kuzey Kafkasyalı Çerkesler
olduğunu


Beşiktaş Kulübünün Bir Çerkes Aydın'ı
önderliğinde
Mehmet Fetgerey
Şöenu kurulduğunu.

Yaklaşık 1200 km uzunluğundaki Kafkaslar
üzerinde Elbrus (oşhamafe) 5642 m.
Diktau 5204 m.
Koştantau 5151 m.
Puşkin 5100 m.
Şhara 5068 m.
Cangitau 5058 m.
Kazbek 5033 m.
yüksekliğinde doruklar bulunduğunu
Bu doruklarda 1424 km2.lik alan kaplayan
2200 buzul bulunduğunu...

İngilizcede Beyaz ırk için kullanılan Circassian "Kafkasyalı" teriminin ilk kez Johann Friedrich Blumenbach tarafından 1795'te yayınlanan 'İnsan Cinsindeki Doğal Farklılıklar' adlı kitabında kullanıldığını. Blumenbach'ın, Kafkas Dağları civarında yaşayanları (yani Gürcüler ve Çerkesler) Beyaz ırkın 'ilk' ve 'en güzel' temsilcisi olarak gördüğü için bu adı verdiğini biliyormusunuz?

1600'lü yıllarda Adigelerin gerek çar tarafından gönderilen öğrencileri eğiterek,gerekse moskovaya eğitmenler göndererek rusları özellikle demircilik ve silah yapımı konusunda eğittiklerini biliyormusunuz ?

1921'de Moskova'daki görüşmelerde Kemalist heyetin Güney Kafkasya'daki uzlaşmalara karşılık Kuzey Kafkasya meselesinde Bolşeviklere tam destek önerdiğini,Kuzey Kafkasya bölgesinde verilecek ödünlere karşı Kemalistlerin Bolşeviklerden siyasi destek, silah ve cephane, dış ilişkiler alanında ise Ermenistan'ın bazı topraklarının Azerbaycan'a teslim edilmesini istediğini biliyormusunuz ?

Osmanlı İmparatorluğuna sürülen Çerkeslerden
bir kısmının Kafkasyaya geri dönmek istediğini
Fakat bunun Osmanlılar ve Ruslar tarafından
sınırın her iki tarafına yerleştirilen 25 000 kişilik
silahlı birlik tarafından engellendiğini?

Bu günkü Dar-ül aceze'nin Abhazların Kozba ailesinden Halil Rıfat paşanın oğlu Mahmut Celaleddin paşa tarafından kurulduğunu biliyormusunuz ?

Halide Edip'in aslen Adige olduğunu fakat mensubu olduğu kendi halkına karşı takındığı aşağılayıcı tutum nedeni ile Cumhuriyet sonrası Adigelerin ismini bile anmadıkları bir Türk ünlüsü olduğunu biliyormusunuz ?

Amasya Tamimi Yeni Cumhuriyetin kuruluş
manifestosu olarak kabul edilir O Dönemde
Amasya vilayetinde :
Emniyetten sorumlu birliklerin başında
5.Kafkas Tümenin'nin Geldiğini; Tümen
komutanı Cemil Cahit Toydemir,
Alay komutanı Şemsettin Jular,Tabur
komutanı Osman Onarak gibi pek çok
üst düzey komutanın Çerkes olduğunu
Yörenin Asayişten sorumlu bir diğer birliği
olan Amasya Jandarma kumandanlığının
başında bulunan binbaşı ömer bey'in
Çerkes olduğunu...
Yörede Pontus rumlarının yarattığı teröre
karşı oluşturulan Milis güçlerinin başında
(Berzeg Kazım bey,Berzeg Ekrem bey,
Zeşo Tahir,Şetoh Musa gibi)Pek çok milli
Mücadele yanlısı Müfreze kumandanının
bulunduğunu...
Bunların Mustafa Kemal'in Samsun'a ayak
Bastığı andan başlayarak bölgedeki
seyahati boyunca güvenliğini sağladıklarını?

Kuzey Kafkasyadaki 4 özerk cumhuriyetin
toplam yüzölçümünün 91 100 km2
Karaçay Çerkes özerk bölgesi ve Adige
özerk bölgesi dahil edildiğinde 111 800
km2 olduğunu...

Tüm Kuzey Kafkasya'nın toplam yüzölçümünün 254 300 km2,Tüm kafkasyanın
yüzölçümünün 440 400 km2 olduğunu...

Kanûnî Sultan Süleyman,Sultan İkinci Abdülhamid ,Sultan Mehmed Reşad ,Sultan Beşinci Murad ve bugün Osmanlı hanedanının vârisi olan Osman Ertuğrul Efendi'nin annelerinin Çerkes olduğunu biliyormusunuz ?

M.Ö. VIII - VII yüzyıllarda Kafkasyada
Demirin kulanılmış olduğunu,Demirden
kılıç ve çeşitli avadanlıklar yapılabildiğini
Kaynak: Arkeolog E.P.Alexeyev.

Kumuk Türkçesinin 1918 Kuzey Kafkasya halkları ulusal kurultayında tüm Kuzey Kafkasya'nın birleştirici ortak dili sayıldığını ve 11 Mayıs 1918'de kurulan Birleşik Kafkasya Cumhuriyeti'nin resmi dili olarak kabul edildiğini biliyormusunuz ?

Akdenizin köklü yunan medeniyetini kuranların ecdadımız diye ilan ettikleri dokalyon (deucalion) Kafkasyalı bir muhacir olduğunu biliyormusunuz ?

Doğu medeniyetinin öncüleri olan İranlılar Kafkas'ı insanlığın beşiği olarak kabul ederler.

İran menşeli zend-avesta* mukaddes rivayetlerinde Kafkastan Guhukaf adıyla bahsedildiğini,Elbruz ve Kazbek dağlarının da tanrıların yuvası olarak kabul edildiğini biliyormusunuz ?


Derleyen : Sinan ERCAN

CERKESLER'DE KADIN

ADİGELERDE KADININ YERİ

Hanceriy bir yazısında Şöyle bir olay anlatır :

Yaşlı bir Adige kadınının savaşta üç oğlu varmış.

Bunlardan ikisi cephede can vermişler ve kadının son kalan oğlunu da kanlar içerisinde can çekişirken bir atın sırtında kapıya getirmişler bir gün.

Yaralı adam kapısının önüne gelir gelmez bir kelime dahi söyleyemeden boş bir çuval gibi atın üzerinden yuvarlanıp, anasının ayakları dibine düşmüş ve oracıkta can vermiş.

Kadın hiç bir telaş göstermeden oğlunu getirenlere dönüp sormuş – oğullarım yiğitçe savaştılar mı ?

Diğerleri cevaplamışlar – Evet, kahramanca savaştılar,düşman karşısında asla geriye dönmeksizin yiğitçe mücadele ettiler.

Kadın bu sözü duyduktan sonra ancak ölen oğulları için ağlamağa başlamış. Bir yandan ağlayıp bir yandan "babalarına yakışır şekilde yaşayıp ölen yiğit oğullarım,güzel evlatlarım " diyerek ağıtlar yakıyormuş. Kadın bir an duralamış ağlamasını kesmiş ve şöyle söylemiş: "Hayır ben şanssız,bahtsız bir kadın değilim,yüreğim rahat oğullarımın akibetlerini bilerek,yiğitçekahramanca öldüklerinden emin olarak evlatlarım için ağlayıp yas tutacağım,ama şanssız ve bahtsız değilim.

Hanceriy bu olayı anlattıktan hemen sonra ekliyor ve şöyle diyor devamında : Gördünüz mü Adige kadınını, onun mitolojideki kadın kahramanlardan farkı nedir ?

Dışarıdan Kafkas halklarını gözlemleyenler açısından ele alacak olursak bunların pek çoğu Adigelerin kadına bakış açısını tam olarak kavrayabilmiş değillerdir,hala da böyleleri vardır günümüzde.

Kadının özgürlüğünü sınırlayan doğu kültürleri ile Adige kültürünü bir tutanlar maalesef hala mevcut .

Elbetteki bu kanaat büyük bir yanılgı olduğu gibi bu tür düşünenleri haklı çıkartacak hiç bir örnek te gösterilemez.

Hanceriy bir başka yazısında Adigelerin kadına bakışlarının Asya’daki diğer müslüman halklar gibi olmadığına örnek olarak Met çunatıko Yusuf İzzet paşadan naklen şöyle söyler : " Doğu toplumlarında olduğu şekilde Adigeler’de kadın ağır işlerde çalıştırılmaz.

Onlarda adet olduğu şekilde bizde erkekler bir kenara çekilip kadını sert yamaçlarda ziraat işlerinde,tarım işlerinde bahçe işlerinde çalıştırmazlar…"

Adigelerde erkeğin kadına el kaldırdığı , küfrettiği veya aşağılayıcı sözler söylediği duyulmuş görülmüş değildir.

Ve bu tür hareketler çok büyük bir ayıp olarak karşılanır toplum tarafından.

Dolayısıyla da Adigelerin kadına bakışlarını islamın yaklaşımıyla aynı görmek ve Adigelerin kadını müslüman doğu toplumlarının bakış açısı ile değerlendirdiğini söylemek doğru değildir.

Adige töresinin kadına verdiği değeri ve kadına bakışını yansıtan pek çok örnek vardır söylencelerimizde.

Mesela Seteney guaşe,Adiyuh, Meliçıphu,Dahenağue,Laşın ve benzeri pek çok örnek görebilirsiniz bu konuda.

Söylencelerden örneklediğim bu kadınlar hepsi aynı veya birbirinin benzeri karakterde değillerdir,onlara dair anlatılan olaylar da belki birbirinin zıddı olaylardır fakat bunların hepsinde Adige kadınına dair,Adigelerin kadına bakışına dair güzel örnekler bulabilirsiniz.

Bu söylencelerde örneklerini görebileceğinin bakış açısı ve değerlendirme biçimi bir kaç yüzyıldan günümüze kadar önemini yitirmeksizin devam edegelen bir Adige töresidir.

Mesela Seteney Guaşe'yi ele alalım.Onun Mitolojideki yeri diger kahramanlarla kıyaslandığında hiç te küçümsenmeyecek kadar önemlidir.Hatta daha ileri giderek "belki de seteney guaşe olmaksızın nart destanları bu günkü önemini kazanamazdı" diyebilirim.

V.İ.Abaev bu konuda şöyle söyler: "Eğer Nart destanlarından bir erkek kahraman eksilse bir şey olmaz ama Seteney bu destanların -olmazsa olmaz-karakteridir."

Şoten Askerbiy "Kadının üstünlüğünü ve değerini gösteren bu destanın bir benzerinin dünya kültürlerinde ve mitolojilerinde olmadığını" söyler bir yazısında.

Nart destanlarındaki erkek kahranmanların pek çoğunun öldüğünü veya bir şekilde yaşamlarının son bulduğunu görürsünüz fakat bu destanların hiç bir yerinde Seteney Guaşenin öldüğünü söylemez,bir yoruma göre bu onun yaşamının son bulmasını kabullenemeyen o halkın isteğinden ve destanı bağlayış biçiminden kaynaklanır.

Çünkü Seteney güzeldir,akıllıdır,alımlıdır,o nartların annesidir,danıştıkları akıl hocalarıdır,ileri görüşlülüğü ile onların gözüdür,sevecenliği ve ile iyiyi ve güzeli gösterendir,namuslarıdır kısacası.İncelediğinizde dürüstlük ve açıksözlülükte seteney'i gölgede bırakabilecek bir başka tanrı yoktur Adige mitolojisinde.

Günümüzde bile seteney güzelliğin,dürüstlüğün,ileri görüşlülüğün,asaletin ve aklın bir tarifi gibi görülür, bu gün bile Adigeler,Abhazlar,Asetinler kadını yüceltmek ve methetmek istediklerinde " o seteneydir, seteney gibidir" vb. İfadeler kullanırlar.

Bir diğer örnek olarak meliçiphu'ı alırsak o seteney gibi bilge,güzel,akıllı değildir mesela. Bu söylencenin ortaya çıktığı dönem ataerkil topluma geçildikten sonraki zamandır. Bu söylencede verilmek istenen mesaj " gerçek kadın güzelliği ile değil aklı ile kendisini kabul ettirendir " şeklinde özetlenebilir kısaca.

Buradaki kadın kahraman küçük ve zayıf,sıradan,hatta komik bile denebilecek bir kişiliktir ilk bakışta, fakat incelendiğinde görülürki burada da kadının toplumdaki yerine,önemine ve Adigelerin kadına bakışına dair pek çok örnek vardır.

Adigeler kadına en çok değer veren halklardan biri olagelmişlerdir herzaman.Gerek toplumu ilgilendiren genel işlerde,gerek kendi cemiyeti ve dar çevresi,gerekse aile çevresi içerisinde her zaman kadının çok önemli bir yeri ve değeri olagelmiştir.

Bütün bunların ötesinde sadece Adige töresini incelemiz bile kadının yeri ve önemi konusunda yeterince bilgi sahibi olmamız için yeterlidir.

Hanceriy bir yazısında Kadına gösterilen saygının Adige töresinde en önemli geleneklerin başında yeraldığını belirterek şöyle söyler : Öldürülen birinin intikamını almak için kılıç elde yola çıkan bir grup, araya bir kadın ricacı girdiğinde yollarından döner ve silahlarını bırakırlar.

Bu ve bunun benzeri örnekler pek çoktur eski Adige söylencelerinde.

Eskilerde tüm toplumu ilgilendiren önemli konularda kadınlara danışıldığı zamanlar ve bu tür olayları anlatan pek çok örnek vardır. Fakat zaman içerisinde Adigelerde de kadın toplum işlerinden çekilmiştir , fakat yinede aile ve toplumdaki saygınlığı aynı şekilde günümüzde de devam etmektedir.

Adige töresinde kadına saygı sadece namus kavramı ile açıklanamaz. Erkek için öngörülmeyen pek çok hak kadına verilmiş ve saygı bu ilişkilerin temeline olmazsa olmaz koşul olarak konulmuştur.

Bir kadının hatırını kırmak,onu incitmek ve ona karşı saygısızca davranmak en ayıp işlerden biri olarak görülür.

Adigelerde kadına verilen değer yaşamın her alanında belirgin bir biçimde gözlemlenebilir.

1829 yılında Kafkasyada bulunan Belçikalı bir bilimadamı olan Jan şarl de bess şöyle anlatır kitabında : "Bir atlı yolda bir kadın ile karşılaştığında,atından iner ve atını kadın'a verir binmesi için;eğer kadın bunu kabul etmezse adam atının gemini tutarak kadına gideceği yere kadar yaya olarak eşlik eder."

Bir atlı yolda bir erkekle karşılaştığında eğerinin üzerinde hafifçe doğrulup onu selamlaması yeterli idi,fakat eğer bir kadınla karşılaşmışsa atından inip onu selamlamak ve ona bir süre eşlik ettikten sonra yoluna devam etmek gerekirdi.

Bir gurup erkeğin oturduğu bir odaya kadın davet edildiğinde veya öyle bir ortama kadın geldiğinde kadın en iyi yere oturtulur ve erkekler ayağa kalkarak ona güzel sözler söylerler gönlünü alırlardı. Sofrada olanın iyisi kadına ikram edilirdi,odada bir kadın olduğu sürece sert bir ifade ile konuşulmaz.kötü söz ve küfür benzeri kelimeler kullanılmaz,bu tür konuşmalar kadına duyurulmazdı.

Kadının gözü önünde hayvanlar kamçılanmaz,onlara vurulmaz,bir yolculuğa çıkılacaksa, kadınlar sürücünün at'ı(veya öküzü) kamçıladığını görmeyecek şekilde oturtulurlardı.

Çeşmelerde veya derelerde kadın suyunu doldurup işini bitirmedikçe atlılar oraya atlarını sulamak için girmezlerdi.

Dörtnala giden atlı eğer kadınların olduğu bir yerden geçiyorsa yavaşlardı,silahını göstererek tutmaz,kadının olduğu yerde silah çıkmazdı.

Eğer erkek bir kapı önünden geçerken bir kadının odun kırdığını veya benzer ağır bir iş yaptığını görürse yanına gider o işi kadının elinden alıp kendisi yapar ve sonra yoluna giderdi.

Yolculukta kadının rahat etmesi için azami özen gösterilir, eğer dağda,ormanda veya yolda yemek yenecekse kadına yemek yaptırılmaz bu iş erkekler tarafından yapılırdı.

Görüldüğü gibi Adige toplumu töresinin gereği olarak kadını en üst mertebede tutmakta ve ona hakettiği değeri vermektedir.

Bunun yanısıra büyük sıkıntılar çekip baskılara uğrayan,pek çok hakkı gaspedilen kadınlar da olmuştur toplumumuzun içerisinde.Fakat bunun asıl sorumlusu Adige toplumu ve töresi olmayıp sonradan pek çok geleneğimizin deforme olmasına yolaçan din kaynaklı davranış biçimleri ve bunu kendi çıkarları için en iyi şekilde kullanan feodalitedir.

Bu tür istisnalar hiç bir zaman Adige toplumunu ve töresini tümüyle sorumlu kılmaz ve kapsamaz fakat yinede günümüzde bile o dönemlerden kalmış ve Adige kültürüne uygun olmayan pek çok hatalı davranış biçimi hala muhafaza edilmektedir maalesef.

Mıjey Mihail. Adige töresi ve bugünümüz- İsimli kitabından alıntı.

Adige Psalhe gazetesi 12.5.2001 Nalçik

Çeviri : Ergün YILDIZ


Not: Yazida vurgu yapilan Islam dogu kulturune ait islam anlayi$idir tahmin edilebilcegi gibi islamdaki kadinin yerinden bahsedilmemektedir!!!